Bir akşam üstü serinliğinde
Gökyüzüne serpiştirilmiş kızıl bulutların gölgesinde
Dal dal, yaprak yaprak hışırdıyor içimdeki sessizlik.
Bir isyanın bayrakçısı yüreğim;
En kanlı savaşlara istinaden,
Sararmış yaprak gibi mağrur
Öylece düşerken sessizce dalından
Doğaya yenik düşmenin hüznüyle
Bir savaşın yitik kahramanı rolü
Ağırlaşarak büyüyordu sararmış teninde
Kızıl bulutların gölgesinde kaldırımların hemen üzerinden.
Ağaç aynı ağaç,
Dal da aynı dal.
Yapraksa ölüm demek...
Ben gibi, sen gibi bir şey yani.
Her gün yeniden doğan bir yaprak gibi dökülüp duruyoruz durmadan.
Kimimiz bir ölüp bin doğarken,
Daha doğmamış oluyor beklenen ötekiler.
Bir akşam üstü serinliğinde
Gökyüzüne serpiştirilmiş kızıl bulutların gölgesinde
Yani yeniden,
Yani hiç olmamış gibi önceleri.
Yıllarca sancıyan ve doğması güneşin doğmasından çok,
Hiç görülmemiş, hiç duyulmamış
Belki de aklımdan geçenle de aynı olmayan bir doğumun arifesinde
Bir isyanın bayrakçısı oluyor yüreğim.
Bulut ektiğimiz gökyüzünden
Yağmur hasadını alamamak bizimkisi.
Gün geçtikçe çoraklaşıyor yüreğimizin toprakları.
O yüzdendir:
Her sevişin ardından tortusu kalıyor yüreklerimizde.
Biz ki
Çorak topraklardan gelmişiz.
Dikeni yeşil bilmişken,
Gökyüzündeki tek bulutu da
Yalnızlığına son vermek adına kanadından vurmuşuz...
Bir akşam üstü serinliğinde
Gökyüzüne serpiştirilmiş kızıl bulutların gölgesinde
Sancısından ve kendisinden habersiz olduğumuz,
O doğumun arifesinde;
Binlerce defa ölerek,
“Aşk”’ı doğurmak adına
Bir isyanın bayrakçısı oldu yüreğim...
SairtekkaS
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder