17 Mayıs 2008 Cumartesi

BAHAR ORMANLARINA DOĞRU BİR ÇOCUK

Bu gece de tutuşmadı çırası sobanın,
Tütmedi bacası, doldurmadı odayı dumanıyla.
İçimde bir çocuk üşümeye başladı.
Üşüyen ellerine birleşmiş dudaklarıyla
Üflüyordu donmuş parmaklarına içinin sıcaklığını.
Kar yağıyordu inceden inceye ayaza vururcasına,
Bir savaş vardı tipiyle yoğrulurcasına.
Dökülüyordu odanın camından tüm soğukluğuyla.

Sıcak bir haziran akşamının,
Gülümseyişi vardı kömür gözlerinde.
Gökte görünmeyen yıldızların parıltısı sinmişti gözlerine.
Vücudunu saran soğuğa aldırmıyordu;
Sobada tütmüyordu, çırası yanmadığından.
İçindeki Haziran akşamının güneşi de doğmamıştı;
Sivri iki tepenin arasından.

Ama gözleri vardı.
İki kor parçası,
Alev alev tutuşmuşta yakıyordu, odanın bütün duvarlarını.
İçinde kımıldadıkça büyüyen bir bahar vardı.
Yüreğinde koca ormanlar yeşermeye başlamıştı bir anda.
Dal dal, filiz filiz, otları ve çiçekleriyle bir bütün.
Yürüyordu yeni bir hayat, damarlarından kan gibi.
Bütün ömrüm dahilinde yok saydığım bir hayat
Canlanmıştı belki de hayalimde tüm saflığıyla.

Kalkmak istedi içimdeki çocuk,
Saplanıp ta kaldığı yerden.
Dallar çoğalıyordu yaprak yaprak,
Ve dans eder gibiydi rüzgarın hafif esintisiyle.

Kalktı içimdeki çocuk;
Donmuş parmakları,
Kızarmış yanakları,
Tutmayan dizleri ve hala gülen gözleriyle.
El sallıyordu yol alırken,
İçimde yeşerttiğim bahar ormanlarının derinliklerinden.
Yığıldım olduğum yere,
Kaldım öylece.
Yüreğimin sıcaklığıyla buza kesmiş bir halde.

Sairtekkas

Hiç yorum yok: