hasırların altında güneşi saklasan ne olur ki
her an bir karanlık arzususu içinde barınan
köhne, korkutulmuş, uzak...
şimdi zamana inat söylevlerin olsa dilinde
konuşsan uzun uzun kendi iç sesinle
ikna olur sanma
bu kadar yabancı
bu kadar senden uzak
bu kadar sen olmayan
bir ses var içinde senin olmayan.
uçurumlara atsan bir çığlık
"Senden nefret ediyorum hayat."
karşıdan bir ses
"Senden nefret ediyorum..." bende.
işte kırık bir oyuncağa bağlanmış bir sabi gibi
hastalıklı bir tutunuş
varlığı hastalıklıya...
önceden izlediğin bir filmdeki son sahne gibi
ya da senaryosu şimdiden belli olan
hani herkesin sapıtacağı
sonunda iyilarin bir yöne
kötülerinde yönsüz kaldığı...
şimdi ya hastalıklı olma zamanı
içindeki isyan bayrağıyla karşı çıkma
"hayır ben bu sonu istemiyorum"
bunu derken aslında
tamda sapıtmanın son noktası...
bir kısır döngünün tam ortasındaysan
çözümsüzlüklere alışamazsan
çemberin orta yerinde bir yangın
artık kalmaz hastalıklığın...
SairtekkaS
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder