18 Eylül 2008 Perşembe

ÖLÜ TANRILAR

Kırlangıçların telaşına bastırdı yağmur
Bulutlar kin kusar gibi döküldüler
Adında bahar olan bir zamanda
Ne yaprak olmak tat veriyor
Ne de kuruyan bir ağacın dalı.

Zaman dökülme zamanı
İçindeki senden, ruhundaki cevapsızlıklardan
Geceye doluşmuş binlerce yıldızlardan
Karanlıkta dahi içteki gizinden
Ruhun bedenden dökülme zamanı.

Bir ömre sığdırılmış sessizlikler biriktirdin
Gardırobun hüznün renkleriyle tıka basa doldurulmuş
Dondurulmuş hayaller
Dondurulmuş aşklar
Beklemekte buzdolabında
Seviyor, sevmiyora kurban edilmiş
Yapraksız bir papatya
Kurumuş durur defter arasında…

Geçmiş obur bir kadın
Tüketmek için bekler
Geleceğin doğurganlığını…

Şimdi sen içindeki mırıltıyı dinle
Şarkılar gibi şarkılardakilerde yalan olur
Kırılgan bir yanın var
Kırılmak için bekledi hep yanında
Kesilmiş bir yaradan boşalan kan gibi
Kurumadı yaranın ağzında
Kırıldı ve kaldı öylece.

İnanacak bir tek şey araya dur
İnanç topal bir eşek gibi
Takılma eşeğin topallığına
Mevzu inancın aksiliği.

Sahi kaç tanrılı bir yaşam kurdun kendine
Sen olamıyorsa bir yaşam
Görünmez iplerinden dürtülüyorsa
Kolların, bacakların, beynin ve de yüreğin
Ve gözyaşları biriktirilemiyorsa
Yağmur suları gibi berrak
Hep bir sel hali
Çamurlu, bulanık, acı yüklü.

Buluttan çıkan gibi saf
Ana rahminden sıyrılan gibi.
Toprağa düşenin saflığıdır
Kutsanmış bir yaşamın hayalı.

Yaşamı kirleten tanrılar değil
Kirlenmiş yaşamların doğurganlığından
Ölü tanrılar büyütüyoruz yalnızca…

SairtekkaS

1 yorum:

Fikret Ağçiçek dedi ki...

tanrılar dökülür her "bahar"da
tanrılar varolur her "bahar"da
bir yaprak neyi anlatır doğumdan ölüme?
bakabilenedir;
bakıp yaşayana; bu yaşam...

F.A.