içinden sayıklaman gerek heceleri
bulutlarn geçişlerini aramalı gözlerin
çimlerden süzülmeli bir karartı ormanı delip geçmeli
dalgalar ürkek sevdalı eller gibi yanaşmalı kayaların tenine
bir hayal büyüdüğü yerlerden göçmeli doğduğu yerlere
zaman aşkın çıngırağını çalan çocuğa dokunmamalı hiç
aşk adi bir oyun gibi sahnelenmemeli...
yıldızı olmayan gecelerin yağmuru olmalı en azından
bulutlar öpüşmeli ve dudakları kıvılcımlar saçmalı
bu adi birleşmenin piç taneleri düşmeli saçlarına
gözlük camlarında akmalı piçlik
kollarından, sırtından vede bacaklarından
sen bir piçlikten görmelisin tohumun boy verdiğini.
iyiyle kötü iç içe girmiş gri tonlu bir bulut gibi
ve en açığında da en koyusunda da iyi ve kötü.
bırak sevgilin asi bir orospu gibi çığlıklar katsın uçurumun sessizliğine
senki hüznünün katili ince bacaklı şerefsiz birisin
koşmayı unutmak uçmayı unutmak gibidir
ve adımlarının güçsüzlüğü senin güçsüzlüğünden gelir.
şimdi sokaklarda onlarca çocuk adını bilmediğin oyunların içinde
ve bu sokaklar seni öğütmüşken
sen şimdi bir toz tanesiyken
bu denli ufalanmışken
adi bir sevgilinin yapıştırdığı bu kiri
temizlemez artık geçmişin gelecekte tuttuğu hayali...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder