aşk
hani şu içimizde hep var olan
ama sanki bir yerlerde gizleniyormuşçasına bizi peşinden koşturan
çoğu zamanda farklı insanlarda arayıp ta yüreğimizin perdelerini aralamadığımızdan göremediğimiz duygu...
başkasına duyduğumuz aşkı avazımız çıktığınca bağıra dururken
kendi yüreğimizde tutunmaya çalışan o unutulmuş duygu.
**********************************************************
hem gitmek kalmanın diğer adıdır.
aşk gidilen her yerde varolmaktır....
**********************************************************
bazen her şeyin eskidiğini sanır insan
sevmek/aşk sevişmek ve her seferinde yeniden doğmak
yeniden doğmak için bir kaybeden taraftan bir kazanan taraftan
kaybetmeden kazanılmıyor büyük aşklar...
**********************************************************
hayat bazen bize anlaşılmak için elinden geleni yapıyor
ben bir yağmurum bir dalgayım bir rüzgarım diyor
sen bir yağmur gibi bir dalga gibi bir rüzgar gibi olabilirsin
sonra tutup aşkın ellerini uzatıyor ellerimize
hani yabancı bir el değil yabancı bir sıcaklıkta değil
ama farklı olan bir şeyler olmalı diye düşünmeye başlıyoruz işte o anlarda
sonra hayat diyor ki
yağmuru bilirsin farklımı
dalgalar peki
ya rüzgarlar
hepside hep aynı bir öncekinden
farklı olan kim o zaman
sensin...
**********************************************************
aşk hiç bir şey gibi değildir...
her şey biraz aşk gibidir..
**********************************************************
sanırım parçalanmıştım ama parçalarım toparlanmakta şu an.
kim bilir belki de birleşiverirler ansızın.
**********************************************************
ansızın ürperdi içim
yüreğimde buruk bir sevdanın ayak izleri
tozu toprağına karışmış koca bir şehir
avuçlarından su içen çocuklar misali
bu mavi
bu yeşil
ellerinden gözlerinden yoksun şehir
sen karşımda duran dağ
bir bak
ne görüyorsun karşında.
ben volkan ağzında yol alan bir karınca
korkularımı hiç sorma
bu kadar yakınken
tamda içinden geçenlerle paralanıyorken
bu hüznüm
bu içimde acıyan yürek
bu bitmez tükenmezlik
sonrada yokluk.
ellerinden gözlerinden yoksun şehir
ben
aşka boyanmış bir dünya....
**********************************************************
dünyanın en büyük nimetidir güzellik...
ve bir de iç güzelliğiyle doluysa o yürek
işte o zaman tatlı bir gülümsemenin ışıltısıyla sarılır
iki gamze iki ayrı yanağa sıcacık.
işte sevgi adına bir umuttur gamzeler.
kiminde ateş gibi yakıcı olurken
kiminde yağmur gibi dökülür saçlarına ansızın.
işte o anlarda seviyorum demek istersin
ya ateşle yanarsın
ya da yağmurla ıslanırsın...
ama yine de seni seviyorum gamzelim sözcüğünü
süpürecek bir tenhalık bulamazsın...
**********************************************************
bir şey var aramızda
bir yağmurla süzülüp gelen
hani pencere camında
saksıda duran çiçekleri ıslatan yağmur tanesi gibi
ellerimizden değil kollarımızdan tutan bir sağanak
şimdi çıkıp ıslanmayacaksan
seviyorum demenin ne anlamı var ki.
ben uzak iklimlerin değil
ben sevdamın sıcağının özlemindeyim.
aniden sustuğunu farz et gözlerimin
koşacak yolun yoksa bana doğru
rüzgar sırtından sokul ki
tanıyabilsin seni yüreğim.
şimdi unutuldum mu diye sorma bana
yokluğundan
bulamadım bir türlü kendimi.
seni tanıyan benim de ellerimden tut
tut ta getir ne olur.
unutma
olduğun yerde kaybettim kendimi...
**********************************************************
yağmur yağardı
ben bakardım göğe
gözlerin ağlardı
tutuşur göğünde buludu
üşür ellerin
üşür gözlerin
dolar yağardı....
**********************************************************
bir ağaç gibi sulanmayı beklersen
yağmur duasına çıkmaktan başka çaren yok...
ama başın göğe yakın olsa da bir ağaç gibi
sen yine de o suyu toprakta ara... derinlerde...
**********************************************************
gözlerime çakılıyor aymaz gözlerindeki bakışların
suskunluğumdan kaçırıyorsun bakışlarını
bir rüzgar sokuluyor aramızda ki boşluğa
bir yaprağı dans öğretir gibi sallandırmakta.
bir ağaç çırıl çıplak bir suskunluğu yüklenmiş
sen arkanı dönmüş giderken
ben arkama dönük suskunluğumu susturuyorum.
ağzımdan çıkan o sözcük
seni var edecekken beni öldürüyor.
-gitme-
ama rüzgarın işi yaprakla.
sende umurunda değilsin bende.
oysa bende yaprağı çok severim.
şimdi sen varken sözü olmaz diye düşünüyorsundur.
-git-me
çalıyorum rüzgardan yaprağı.
hala susuyorum
hala yoksun.
suskunluğumdan yapraklar kanamakta.
korkuyorum.
yaş oluyorum.
korkuyorum.
sessiz sessiz yağıyorum.
ben yağdıkça sen oluyorum...
**********************************************************
koca dünyayı un ufak ediyor bakışların
ya da bana öyle geliyor.
düşündüğüm de un ufak olan ben miydim yoksa
bir büyüklük var karşımda
öğütülüyorum
öğütüyorsun
dünya dönüyor değirmen taşı misali
bin parçaya bölünüyorum
dağılıyorum altı kıtaya altı ayrı coğrafyaya
kiminde kar altında fırlayan kardelen
kiminde sular ortasında bir nergis
kiminde bir parça yosun
kiminde barışa doğru bir dal zeytin
kiminde mezar başında karanfil
bana sorarsan elindeyim bir gül
ne olur gül...
Sairtekkas
9 Temmuz 2008 Çarşamba
ÜZÜNTÜ
Sım sıkı sardı toprağı beyaz yorganla
Üşüyüp de hasta olmasın çocukları.
Yaprakları dökük gerdan kırmış dallardan
Ürkmüş sanırda üzülür, göçebe kuşları.
Çocuğunu emziren ana gibi
Su dolar göğüsleri bütün bulutların.
Memeye saldıran bebekler gibi
Doyar karnı tüm ağaçların.
Yeşile bezendi mi dağları
Çağırır göçebeleri ağaçlar.
Göz yaşları durur bulutların
Dallarda ötüşür sıcağın kuşları.
SairtekkaS
Üşüyüp de hasta olmasın çocukları.
Yaprakları dökük gerdan kırmış dallardan
Ürkmüş sanırda üzülür, göçebe kuşları.
Çocuğunu emziren ana gibi
Su dolar göğüsleri bütün bulutların.
Memeye saldıran bebekler gibi
Doyar karnı tüm ağaçların.
Yeşile bezendi mi dağları
Çağırır göçebeleri ağaçlar.
Göz yaşları durur bulutların
Dallarda ötüşür sıcağın kuşları.
SairtekkaS
SON NOKTA
Sen sevmez sanırsın
Bense korkaklık bilirim
Neyse istediğimiz şey
Bir imlik gibi düğümlenir.
Her şey gibi
Senin isminde
Geçen zamanın koynunda
Toprak gibi çoraklaşır.
Hiç bilmedik aslında
Gözler söylediler
Neler söylendiyse.
Birimiz duymazdan geldik
Diğerimiz görmezden.
Anlayabilmek seni
Ki!
Anlatamamaktı zor olanı.
Tercihler vardı.
Ve ben zincirin
Koparılmış kıyısındayım.
Buluttan ayrılmış yağmur tanesi gibi
Bir şeylerin başlangıcı
Ve bir çok şeyin sonundayım.
Bu cümlenin son noktası
Sensin....
Sairtekkas
Bense korkaklık bilirim
Neyse istediğimiz şey
Bir imlik gibi düğümlenir.
Her şey gibi
Senin isminde
Geçen zamanın koynunda
Toprak gibi çoraklaşır.
Hiç bilmedik aslında
Gözler söylediler
Neler söylendiyse.
Birimiz duymazdan geldik
Diğerimiz görmezden.
Anlayabilmek seni
Ki!
Anlatamamaktı zor olanı.
Tercihler vardı.
Ve ben zincirin
Koparılmış kıyısındayım.
Buluttan ayrılmış yağmur tanesi gibi
Bir şeylerin başlangıcı
Ve bir çok şeyin sonundayım.
Bu cümlenin son noktası
Sensin....
Sairtekkas
GÖRMÜYORSUN
Yağmurlardan ıslanmış gözlerin
Kurut yüreğindeki ıslaklığı.
Bu geceler yaman gecelerdir
Geçilmez içinden korkusuz
Sonsuzluğa uzanmış gibi duran bu deniz
Beslenir gözyaşlarından.
Ne oldu da doldu için böyle
Zamansız açan çiçeğini mi kuruttun
Üzülme
Zamansızlığı döner bir gün.
Sevmekle başlayıp ta sevmekle biten türkülere
Hala ağlar mısın bilmem kuytularda.
Ekmeğine katık yapmıyorsun sanırım sevgiyi
Yoksa dolmazdı gözlerin böyle kocaman
Yalandanda olsa görmeliydin düşlerinde
Öyle inanacağından değil ama
Kanmalıydın bu düşün yokluğuna.
Sen var mıydın kapının eşiğinde
O kapıya dikkat
Yıllardır çarpılır durur suratlara
Kimseler bilmesin diye adaklar adadım
Herkesler biliyor oysa ki senin güzelliğini
Gözlerinden başlamak isterdim
Gözlerinde takılıp kalıyorum.
Daha başlamadan gözlerinde bitiyorum.
Ben yaramaz bir çocuğum
Hiçbir oyun sonuna değin sürmedi ben varken
Sulu göz olmak neye yarar ki
Bilyelerin çalınmış topun patlamış
Diken izleri durur bacaklarımda.
Korkarak kaçtığımız bu yollar
Tekin değil dünyada ki hiçbir yol
Hep bir şeyler çalınıyor sana ait olan
Bir gün senide çalacaklar biliyorum
Ama o kadar da kötü değil aslında
Bunu isteyen sensin biliyorum.
Biliyorum da niye dolmuş gözlerin
Anlamıyorum.
Bir ömür yetmiyor seni anlamama
Kaçmalıyım diyorum.
Kaçacak bir ben bulamıyorum içimde
Ağlatılacak çocuklar çoktan susturuldu
Yüreğimde patlak veren bu volkan
Yutar mı sandın yüreğimde seni.
Şimdi koca bir dağ kıvamında durmaktasın öyle.
Ağırlığınla eziliyorum.
Görmüyorsun...
SairtekkaS
Kurut yüreğindeki ıslaklığı.
Bu geceler yaman gecelerdir
Geçilmez içinden korkusuz
Sonsuzluğa uzanmış gibi duran bu deniz
Beslenir gözyaşlarından.
Ne oldu da doldu için böyle
Zamansız açan çiçeğini mi kuruttun
Üzülme
Zamansızlığı döner bir gün.
Sevmekle başlayıp ta sevmekle biten türkülere
Hala ağlar mısın bilmem kuytularda.
Ekmeğine katık yapmıyorsun sanırım sevgiyi
Yoksa dolmazdı gözlerin böyle kocaman
Yalandanda olsa görmeliydin düşlerinde
Öyle inanacağından değil ama
Kanmalıydın bu düşün yokluğuna.
Sen var mıydın kapının eşiğinde
O kapıya dikkat
Yıllardır çarpılır durur suratlara
Kimseler bilmesin diye adaklar adadım
Herkesler biliyor oysa ki senin güzelliğini
Gözlerinden başlamak isterdim
Gözlerinde takılıp kalıyorum.
Daha başlamadan gözlerinde bitiyorum.
Ben yaramaz bir çocuğum
Hiçbir oyun sonuna değin sürmedi ben varken
Sulu göz olmak neye yarar ki
Bilyelerin çalınmış topun patlamış
Diken izleri durur bacaklarımda.
Korkarak kaçtığımız bu yollar
Tekin değil dünyada ki hiçbir yol
Hep bir şeyler çalınıyor sana ait olan
Bir gün senide çalacaklar biliyorum
Ama o kadar da kötü değil aslında
Bunu isteyen sensin biliyorum.
Biliyorum da niye dolmuş gözlerin
Anlamıyorum.
Bir ömür yetmiyor seni anlamama
Kaçmalıyım diyorum.
Kaçacak bir ben bulamıyorum içimde
Ağlatılacak çocuklar çoktan susturuldu
Yüreğimde patlak veren bu volkan
Yutar mı sandın yüreğimde seni.
Şimdi koca bir dağ kıvamında durmaktasın öyle.
Ağırlığınla eziliyorum.
Görmüyorsun...
SairtekkaS
BOZ-KIR
İnan diye başladı bu yaşam
Sulandı durdu önceleri,
Boztepeler de, Kırşehirlerde...
Yani bildik bütün bozkırlarda ki gibi.
Aynı hikayelerin tanıdık yüzleri.
Hani acıları değil midir ki onları büyüten
Bazen bir ninni,
Bazen bir ağıt yüklü.
Ve her an yanı başında duran çaresizliğin yüzü.
Mutluluk mu?
Kuru ekmeğin üstüne katık yapılan
Bir baş soğan gibi
Başı dik babamın sert ve sevecen gözleri.
Düşündüm de
Hala bir soğan gibi yaşartır gözlerimi.
Döndü anamı bilmezsiniz siz,
Belki bu bozkırları da.
Ve hiç kimse göremedi benim gibi
Asırlık çınar heybetiyle bulutlara değin uzanışını.
Yüreğinin toprağına ekti.
Önce kocasını
Sonrasında oğlunu.
Babamı...
Ve o topraktan biçildi
Baştan aşağı bütün bedenimi saran sevgisi.
Önce usul usul eserdi.
Ve bütün kavak ağaçları bilirdi Döndü’nün sevgisini.
Bir gerçek,
Bir düş gibi.
Anam Fadime’nin saçları dalgalanırdı,
Ki!
Bir iki sefer gördüğümü anımsarım sırma saçlarını.
Bazen gecenin karanlığındaymış gibi siyah,
Bazıları ak ışığa bürünmüşçesine beyaz,
Kiminde de kınalar yakılıp ta kızıla çalmış.
Bir denizin sessiz yüzünde seğiren dalgalar gibi
Taranıveriyordu göz ucuma saplanıp kalan rüzgarla.
Oysa ki bu yaşamların kıyısına
Sokulamadı hiçbir zaman
Denizin tuzlu ve serin suları.
O yüzdendir ki deniz bir özlemdir.
Mutluluk gibi...
SairtekkaS
Sulandı durdu önceleri,
Boztepeler de, Kırşehirlerde...
Yani bildik bütün bozkırlarda ki gibi.
Aynı hikayelerin tanıdık yüzleri.
Hani acıları değil midir ki onları büyüten
Bazen bir ninni,
Bazen bir ağıt yüklü.
Ve her an yanı başında duran çaresizliğin yüzü.
Mutluluk mu?
Kuru ekmeğin üstüne katık yapılan
Bir baş soğan gibi
Başı dik babamın sert ve sevecen gözleri.
Düşündüm de
Hala bir soğan gibi yaşartır gözlerimi.
Döndü anamı bilmezsiniz siz,
Belki bu bozkırları da.
Ve hiç kimse göremedi benim gibi
Asırlık çınar heybetiyle bulutlara değin uzanışını.
Yüreğinin toprağına ekti.
Önce kocasını
Sonrasında oğlunu.
Babamı...
Ve o topraktan biçildi
Baştan aşağı bütün bedenimi saran sevgisi.
Önce usul usul eserdi.
Ve bütün kavak ağaçları bilirdi Döndü’nün sevgisini.
Bir gerçek,
Bir düş gibi.
Anam Fadime’nin saçları dalgalanırdı,
Ki!
Bir iki sefer gördüğümü anımsarım sırma saçlarını.
Bazen gecenin karanlığındaymış gibi siyah,
Bazıları ak ışığa bürünmüşçesine beyaz,
Kiminde de kınalar yakılıp ta kızıla çalmış.
Bir denizin sessiz yüzünde seğiren dalgalar gibi
Taranıveriyordu göz ucuma saplanıp kalan rüzgarla.
Oysa ki bu yaşamların kıyısına
Sokulamadı hiçbir zaman
Denizin tuzlu ve serin suları.
O yüzdendir ki deniz bir özlemdir.
Mutluluk gibi...
SairtekkaS
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)